Eski dönemlerde yaşam belirtisi, yaşamaya elverişli bölge olarak nitelendirilen, geçtiği her yeri bereketleyen; gelecek zamanlarda ise savaşının olacağı söylenen ve tabiki hayati öneme sahip en değerli içecek desem? Tahminlerinizi alayım! Evet, doğru bildiniz. Konumuz su…
Bu kadar önemliyken peki siz ne kadar su içiyorsunuz?
Vücudumuzun %50-75’inin, kanımızın ise %90’ının sudan oluştuğunu hepimiz ezbere biliyoruz artık. Ve vücudumuzdaki bu oran, %1’i azaldığı an susuyoruz.
Ama ben suyun tadını hiç sevmiyorum bu yüzden içemiyorum diyorsanız, ki annem de bunlardan biri, o konuda da yakında blogumdan paylaşmış olacağım “suya anlam katan tarifler” yazımı takip edebilirsiniz. Amaaa su içemiyorum çünkü susamıyorum diyenler, şimdi gelin bunu hep beraber çürütelim. Yaşasın çok keyifli olacak. 🙈
Terleme yoluyla: 200ml
İdrar yoluyla: 1.5lt
Egzersiz+sıcak hava: 2lt
Solunum yoluyla: Yarım bardak
Kafadan 4 lt’ ye yakın su, buhar oldu uçtu bile… Buna stresi, diyabet hastalarını, aşırı tuz tüketimini, susuzluğu arttıran özel bitkileri (karahindiba) yiyecekleri (kızartma, tuzlu, hamur işi, turşu, tatlı, tavuk gibi) ve de emzirmeyi (700ml) hesaba katmıyorum bile…
Her gün katlanarak büyüyen bu miktarlar, yorgunluk, solgunluk, baş ağrısı, böbrek sorunları, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, kabızlık, eklem ağrıları, deri kuruluğu, kas krampları, koyu renkli idrar, ağız kuruluğu olarak görülebilir.
Yediğimiz yiyeceklerden ve içtiğimiz içeceklerden de su ihtiyacımızın bir kısmını karşılayabiliriz elbette. Ama detox yapanlar bilir, sağlam maddelerden biridir bol bol su içmek.
En basit haliyle; böbrekler metabolizmanın ürettiği toksik atıkları temizler ve bunu vücuttan idrar yoluyla atar. Bir kişinin idrarının açık renk olması, idrarındaki toksin konsantrasyonunun daha düşük olduğunu gösterir. İdrarının koyu renk olması ise; vücudun böbreklerdeki su kaybını azaltmaya çalışarak, idrara daha az çıkmasına ve bu sebeple de idrar yoluyla atılamayan toksinlerin birikmeye başladığını gösterir. Yani atılmaya hazır hale gelen toksinler, su tüketimimiz yeterli olmayınca atılamıyor.
Spor yapıyorsanız da su tüketiminize yine dikkat etmelisiniz.
Kesinlikle su mataranız olmalı. Böylelikle ne kadar su içtiğinizin takibini yapabilirsiniz. Su kabı taşımak evet bazen çok zor geliyor. Bu yüzden yeni keşfettiğim, hem doğayla dost olan hem de suyunuzu bitirdikten sonra çantanıza atacağınız hafif, yer kaplamayan su matarası linkini incelemeniz için buraya bırakıyorum. Eğer yoğun bir işte çalışıyorsanız ve su içmeyi unutuyorsanız telefon uygulamalarıyla kendinize hatırlatmalar yapabilirsiniz.
Egzersiz öncesi (1-2 saat önce) 200-300 ml civarı, egzersiz sırasında da 15/20 dk aralıklarla ilk miktara yakın su tüketmeye çalışın. Lıkır lıkır içmeyin tabi sonra hareketleriniz kısıtlanabilir, hedeflediğiniz verimi o gün almanızı engelleyebilir. Ayrıca karnınızdan gelen su seslerini duyanlarla gülüşürken bulabilirsiniz kendinizi 🙂
Ama egzersiz sonrası lıkır lıkır su içmenize kimse mani olamaz.
Şimdiden ohh yarasın…
