Çömlekçi

Ah o annemin doğduğum gün beni kucağına alışı… Gözünden akan damlayla “iyikim”,”güzel kızım” diyerek kokumu içine çekmesi…
Şimdi kim teselli eder ki seni…

Ben Tolun.
Küçük yaşlarda daha yaşıtlarımın bile kendisinden haberi yokken, Fahir Atakoğlu müzikleriyle bale yapardım. Salonda müzik son ses… Tek izleyicim ablam Rahel… O kadar çok kendimi kaptırırdım ki, yerde sürünmeler, acı çekmeli lirik danslar… Kendimden geçer bazen dans ederken ağlardım bile. Bir küçük keman sesi yeterdi yüreğimi yakmaya… Balerin olmak isterdim heralde. Net bir bilgi yok hafızamda. Çocukluk aklı bazen yetmiyor yön bulmaya.
Bir el gerekiyor, bir göz, bir söz… Bir çömlekçi gerekiyor. Yaşken şekil vermek için…

Çocukluk hayalimdi balerin olmak. Çok çalıştım. Saatlerce dans ederdim. Yorulmak nedir bilmezdim. Başta ailem çok istemedi. “İş bulabilecek misin? Nasıl olacak kızım?” dediler. Mantıksız da değildi belki ama yapamadım. Farklı meslekler bile düşünemedim.

Baleye gidemedim tabiki. Küçük bir çocuğun poposuna kadar gelen kardan daha yüksekti çaresizlik, imkansızlık. En yüksek dağın olduğu Ağrı’da, en diplerde boğuşurken, Fahir Atakoğlu’nu dinleyip dans edebilmek bile onurdur tesellisiyle ağlasam da… Dansı çok fazla devam ettiremedim. Ortaokul sonlarına doğru gömdüm bir yerlere… Şimdi de nerede bilmiyorum…

Liseyi bitirince sınava girdim. Heyecanlı ve zorlu bir mücadele beni bekliyordu. Sonuçlar açıklandığında en mutlu günlerimdendi. Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nü kazanmıştım. Ve 19 yaşımda başarmıştım! Artık bol bol sahneye çıkıp bale yapabilecektim. Severek okuyacağım tam benlik bir bölümdü. 2.sınıftaydım. Her şey gayet güzeldi. Ailem, okulum, arkadaşlarım… Akşam eve doğru yürürken ablamı aradım. “Apartman kapısının anahtarını at da içeriye gireyim.” dedim. “Tamam” dedi gülüştük. Pencereye çıktı anahtarı attı. Son görüşmemiz olduğunu bilmeden baktık birbirimize… Eve gelmiş olmamın heyecanıyla hızlı hızlı yürüyordum. Anlatacak çok şeyim, yaşayacak çok anılarım vardı.
Kim olduğumu anladın.
Ben Ceren…

Bugün doğum günü olan ama hayatta kalmayı başaramayan Ceren…
Ah o annenin doğduğun gün seni kucağına alışı…
Ve bu gün o annenin doğduğun gün seni toprağa veriyor olması…
Farklı hikayeler farklı hayatlar…
Ama bizim için niye hep çok kolay gitmek…
Niye hep çok acı…

Bir el gerekiyor, bir göz, bir söz… Bir çömlekçi gerekiyor bize.
Yeniden şekil verip, karanlığımızı aydınlatacak bir çömlekçi…

İyi ki doğdun Ceren!
Tolun

Çömlekçi

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu yazın!
Lütfen buraya adınızı yazın